“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz.
Her ne harcarsanız Allah onu bilir.”
(Âl-i İmran Sûresi – 92. Âyet-i Kerimenin Meâli)
Hayratlarımız
1- KÖY ODALARIMIZ
2-KUYULARIMIZ
3-ÇEŞMELERİMİZ
1- KÖY ODALARIMIZ
OSMANLI DÖNEMİNDEN GÜNÜMÜZE DEVAM EDEN
KONYA İLİ KADINHANI İLÇESİ MEYDANLI KÖYÜNDE BULUNAN KÖY ODALARI
(Köylümüz Yard.Doç Mehmet BÜYÜKÇANGA'nın aşağıda bilgileri verilen Selçuk Üniversitesi yayınlarından olan kitapta yeralan MEYDANLI KÖYÜMÜZ VE KÖY ODALARI isimli makalesinden alınmıştır. Kendisine teşekkür ederiz.)
Meydanlı; Anadolu Selçukluları döneminde Raziye (Devlet) Hatun’un (I. Gıyasettin Keyhüsrev’in hanımı, I. îzzeddin Keykavus’un ve I. Alaaddin Keykubat’m üvey annesidir.) Saiteli’ne (Kadınhanı) H. 620 / 1223 yılındyaptırdığı hana, gelir sağlayan çiftliklerdendir.
Kadınhanı’na (1721-1727) yıllarında Boz-ulus Türkmen aşiretleri yerleştirilmiştir. Bu yüzden çevreye Türkmen kültürü hakimdir. Meydanlı Konya ilinin, Kadınhanı ilçesine bağlı bir köydür. İlçenin 7 km. batısındadır. Önceleri Kadınhanı’nda oturuyorlarmış. Meydanlı ise ekim ve hayvancılık yaptıkları, konar göçerlik alanıymış, Osmanlılar döneminde yerleşim bölgesi haline gelmiştir.
Meydanlı Köyünün Kuruluşu-1720 Yılı
Kadınhanı Meydanlı çiftliği, Kadınhanı merkezinde bulunan 58 hane, Dirinli Mahallesindeki 4 hane, Kabacalı Mahallesindeki 2 hane, Köylü Mahallesindeki 11 hane, Tekkenişin Mahallesindeki iki hane, Hacı Veli Mahallesindeki 1 hane, Şahverdi Mahallesindeki 1 hane, burada yayla olarak çiftçilik ve koyunculuk yapıyorlardı.* 1 1720 yıllarında Meydanlı köyüne taşındılar. Meydanlı köyü Sultan II. Abdülhamit döneminde 1318 (1902) yılında muhtarlık oldu. İlk Muhtarı Kavuk Veli (ÖZTÜRK)’dür. Nüfusları da 1335 / 1919 yılında yenilendi. Halen köyün 85 hanesi 425 nüfusu vardır. Tarım alanlarının gittikçe daralması yüksek okulların olmayışı halkı göçe zorladı.
1950 yılından itibaren Köyden Ilgın ilçesine, Konya’ya, Kadınhanı’na, İzmir’e, Ankara’ya, Sarayönü, ilçesine göçler başladı. Köy neredeyse boşalır derecesine geldi. Köy de, elektrik, su, okul, cami, sağlık ocağı, telefonu mevcuttur. Yolu asfalttır. Geçim kaynağı çiftçiliktir.
Odaların Genel Özellikleri
Meydanlı köyü evleri, etrafı yüksek duvarlarla çevrili avlunun içinde yer alıyor. Avluya sokaktan büyük bir kapıyla girilir. Odalar ise avlunun dışında cadde ve meydana bakan, müstakil yerlerdir. Odaların evlere bakan penceresi dahi yoktur. Pencereler caddeye sokağa manzaraya, meydana, güneş ışığına göre yerleştirilir.
Odaların bir kısmı iki katlı bir kısmı da tek katlıdır. Tek katlı odaların ahırları odanın yanında, helaları 10-15 m. uzaklıkta müstakildir. İki katlı odaların alt katı ahır ve samanlıktır. Küçük odunluğu vardır.
Odalar dikdörtgen planlıdır. Oda kelimesi herhalde “otağ”dan geliyordu. Günümüzde Anadolu’nun birçok yerinde oda azda olsa mevcuttur.
Meydanlı Köyü Odalarının Genel Özellikleri
1) Yapı Malzemesi
Meydanlı köy odalarında ana yapı malzemesi; taş, kerpiç, ahşap, hasır, kamış ve topraktır.
a) Taş : Ana yapı malzemesidir. Tek katlı odaların temellerinde, su basmanların da, çift katlı odaların birinci katında, taş malzeme kullanılır. Neme ve rutubete karşı dayanıklıdır. Taş köyün kuzey kısmındaki ketinlik mevki ile köyün 2,5 km. doğusunda ballık mevkideki ocaklardan temin edilir.
b) Kerpiç :Köyün aşağı kuyular mevki ile Numan’ın tepedeki topraktan çamur karılarak ve içerisine saman katılarak kesilir. Bütün odaların yapımında taş temellerin üzerine kerpiç, harç olarak ta çamur kullanılmıştır.
c) Ahşap : Meydanlı köy odalarında duvarları bağlayıcı hatıl, iç ve dış doğramalar, döşeme, pencere, kapı ve dolaplar her zaman ahşap olarak düşünülmüştür. Yapının örtüsünü taşıyan malzemede ahşaptır.
d) Ardıç: Osmanlı dönemi odaların örtüleri ardıçtır. Draan (Söğütözü) köyünün karanlık dere mevkiinden temin edilmiştir.
e) Çam: En çok kullanılan ahşap türüdür. Kapılarda, pencere ve dolaplarda, trebzon da odanın toprak damlarının örtülmesinde kullanılmıştır.
f) Kamış: Oda inşaatının kerpiç kısmı bitince önce ağaç döşenir. Ağaçların üzerine hasır açılır. Hasırın üzerine kamış, duvarların 40-50 cm. dışına duvarları koruyacak şekilde çelen vurulur. Böylece odanın üzeri kamışla örtülür. Kamışın üzerine biraz ekin sapı serilir. Onun üzerine saman atılır. Samanın üzerine de toprak serilir. Toprak yuvak taşı ile sıkıştırılır. Yağmur yağınca akmaması için üzerine tuz atılır. Tuz da yuvak taşı ile sıkıştırılır.
g) Maden: Pencere parmaklıkları demirden yapılmıştır.
h) Sıva: Odaların dış ve iç duvarları çamurla sıvanır. Sıva çamurunun içine çatlamaması için saman katılır. Sıvadan sonra ak toprak denilen beyaz bir kille badanalanır.
2) Döşemesi
Odaların içine önceleri keçe serilirdi. Şimdi ise halılarla döşenmiştir. Üç duvar kenarları dokuma yüzlü halı yastıklarla çevrelenir ve minderle döşenir. Eskiden tandır-ocak-mangal ile bugün ise sobalarla ısınması sağlanır. Odalarda telefon ve televizyon mevcut değildir.
Odaların İşlevleri
Köye gelen, yolcu, misafir, esnaf, çiftçi, çoban, deveci, çerçi v.s. İnsanların kalıp istirahat ettikleri, Allah(c.c.) rızası için parasız yiyip içtikleri, kahvelerinin verildiği, hayvanlarının ahırlarda yeminin, samanının temin edildiği, terlerinin soğutulduğu yerlerdir. Kışın ocağı ve sobası yakılır. Bu odalara gelen misafirler, aynı zamanda gezdiği gördüğü yerler hakkında haber ve bilgi veren kaynak görevini de yapıyorlar. Köylerdeki bu geleneğin ahilikten kalma ve gelme olduğunu sanıyoruz. Oda sahipleri misafir ağırlama işinde son derce özenli ve cömerttir. Misafir odadan ayrılıncaya kadar onunla ilgilenir, bütün ihtiyaçlarını karşılar.
Köylüler ekinleri ekip, yakacak, yiyecek, giyecek hazırlıklarını yaptıktan sonra ahırlardaki hayvanlarına baktıktan sonra odaları açarlar. Odanın düzeni ve onuru oda dışında gündüzleri ve yaz aylarında da korunur. Aralarında ki dayanışma sürdürülür. Yolların ulaşım ve haber alma araç ve gereçlerinin gelişmesi, hayatın daha hızlanması, köyde kahvelerin çoğalması nedeniyle Türk konuk severliği, yardımseverliği yavaş yavaş ortadan kalkmak üzeredir.
Dini bayramlarımızda köylüler bayram namazından sonra topluca kabristanı ziyaret ederler. Sonra erkekler kendi odalarına giderek odayı açarlar. Büyükler odada kalır. Gençler ise evlerinde annelerinin hazırladıkları yemekleri sinilere koyarak odaya getirirler. Getirilen yemekler oda da topluca yenir. Yemekten sonra gençler getirdikleri yemek kaplarının boşlarını eve bırakıp odaya tekrar dönerler. Odada bulunan büyüklerle bayramlaşırlar. Odada bayramlaşma bitince gençler diğer odalardaki büyüklerle bayramlaşmak üzere odadan ayrılırlar. Böylece odalar arası sosyal ve kültürel kaynaşma olur.
Oda sahiplerinden biri veya yakını vefat ettiği zaman, cenaze sahibi üzüntüsünden yemek hazırlayamaz düşüncesiyle, komşular kendi evlerinden hazırlattıkları yemekleri sinilere koyarak cenaze sahibin odasına götürerek yemekleri beraber yerler. Üzüntülerini paylaşırlar. Bu durum 3-4 gün sürer.
Oda sahiplerinden veya komşulardan biri düğün yapacaksa yani oğlan everecekse erkek tarafı düğününü odasında yapar. Düğün bitinceye kadar oda düğün odasıdır. Gençler eğlenir, düğün yemekleri odada yenir, düğün odası kafi gelmezse komşuların odaları da bu hizmete açılabilir.
Kışın oda sahipleri diğer komşu köylerdeki odalara giderek orada muhabbet ederler, eğlenirler. Bu güzel yaşama şekli köyler arasında, köy odaları geleneği içinde sürer gider. Bu gelenek gün geçtikçe azalmaktadır.
Kışın soğuk havalarda, camiye uzak odalarda oda halkı ezan okununca camiye gidemedikleri zaman topluca namazlarını odada kılarlar. Oda o anda mescit görevi görür. Şayet rahatsızlığından dolayı camiye gidemeyen kişiler varsa vakit namazını odada kılabilir.
Erkekler odalara giderek hanımların evlerde kalmasını sağlarlar, onlar rahat hareket ederler, komşu hanımları kabul eder veya komşuya giderler, hanımlar arasında kültür alış verişi sağlanır. Hanım hanıma rahat konuşurlar, erkek öğleyin veya akşam eve geldiğinde hazır yemek bulur. Çocuklar rahat oynar, böylelikle aile bağlarının kuvvetlenmesine neden olur.
Oda sahipleri işe gitmedikleri zaman sabahtan odasını açarak temizliğini yaparlar. Odanın açıldığını gören komşular odaya gelerek sohbet ederler. Çay, kahve içerler. Odaya üç beş gün gelmeyen olursa acaba rahatsız mı? Onu araştırırlar. Şayet rahatsızsa ziyaretine giderler. Odada oturma adabı vardır. Büyükler odanın yukarısına, küçüklerde odanın aşağısına oturur. Biri su istediği zaman küçükler hemen kalkar su verir. Odada ayakkabılar çıkarılarak oturulur.
Köye muhtar seçilen kişi, Muhtarlık işlemlerini kendi odasında yürütür. Oda aynı zamanda muhtarın bürosudur.
Büyük taarruz, Başkomutanlık Meydan Muharebesinden önce köye gelen Batı cephe Komutanlığına ait süvari birliği eğitimlerini iki yıl Meydanlı Köyünün harman yerlerinde ve arazisinde yapmış. Havalar soğuyunca köylüler köyde bulunan bütün odalarını ve ahırlarını askerlere vermişler. Askerler odalarda atlan da odaları ahırlarında kalmış. O zaman Köyün Muhtarı Mustafa KESKİN’miş. Bütün köylüler askerlere ve atlarına iki yıl boyunca bakmak için seferber olmuşlar. Kabaoğlu’nun oda bu süre içinde birliğin Komutanlık karargahıymış. Hazırlıklar tamamlanınca köyden ayrılarak Büyük taarruz, Meydan Muharebesinde düşmana gerekli dersi vermiştir.
Köy odalarının vatanın kurtuluşu ve kuruluşu açısından da değeri büyüktür. Meydanlı köy odaları bunun en güzel örneğidir.
Kuruluşundan Bugüne Kadar Meydanlı’nın Köy Odaları
1- Besav Oğullarından Dedelerin Oda
Hacı Hüseyinoğlu Mehmet, Amcazadesi Mehmet ve Osman Çavuşlar’a ait oda. Burası cami vakfı idi. Köye cami yapılmadan önce köylüler namazlarını burada kılmışlar. Büyüklerin anlattıklarına göre köye yapılan ilk odadır. Tek katlıydı. Önünde çardağı batı kısmında da ahırı mevcuttu. -İlkokuldan mezun olduktan sonra 1961 yılında yazın 7 arkadaş İvriz İlköğretmen Okuluna giriş sınavlarına hazırlanmak amacıyla Mustafa EKER tarafından bu odada bir ay kurs almıştık - Dikdörtgen planlıydı. 1980’li yıllarda yıkılarak odanın yeri cami avlusuna dahil edildi.
2- Besav Oğullarından Hacıhasanlarm Oda
Hicri 1220 yıllarında yapılmış tek katlı dikdörtgen planlıdır. Henüz ayakta. Bugün Fikret KOCAYİĞİT’in evi olarak kullanılıyor. Odanın güney kısmına Mehmet Oğlu Hacı Hasan tarafından doğu cepheli H. 1290 yıllarında tek katlı ve kuzeyinde ahırı bulunan yeni bir oda yapmış.
-Çocukluğumuz da odaya gider otururduk. Annemin babasının dedesinin odasıydı. -Mustafa KESKİN 1920-1923 yıllarında muhtarken bu odayı muhtar odası olarak kullanmış. Torunları 1967 yılında yıkarak ağaçlarını yeni yapılan köyün camisine hibe etmişler. Aynı yıl torunlarından İbrahim KESKİN odanın doğusunda bulunan evin köşesine bir oda yaparken, Kazım BÜYÜKKESKİN’de yıkılan odanın güneybatı tarafına evinin yola bakan köşesine kendine ait bir odada yapmıştır. Odaların her ikisi de bugün hizmet vermektedir.
3- Besav Oğullarından Kadirlerin Oda
Odayı Kadir usta askerden gelince yapmış. 1326 yıllarında tek katlı önünde çardağı var. Doğu duvarına bitişik ahırı mevcut. Dikdörtgen planlıdır. Önü meydan batısında yol vardır. Yolun batı kısmında dışarıda helası mevcuttur. Odanın içinde 3 tane gömme dolabı vardır. Dolapları gayet güzel işlemelidir. Çardağa açılan iki penceresi ile batısındaki yolu gören bir penceresi mevcuttur. işlek odalardandır. Kayınpederim Kazım KÜÇÜKKESKİN’in vefatına kadar (Mart 1999) odaya ağabeyi Mehmet KÜÇÜKKESKİN’le birlikte çok iyi bakmıştır. Sağlığında bir gün olsun odayı kapalı tutmamıştır.
4- Besav Oğullarından Paşanın Ahmet’in Oda
Ahmet KÜÇÜKKESKİN, 1955 yılında evinin güney yanma iki katlı, üstü oda alt katı demirci dükkanı şeklinde bir oda yapmıştır. Bugün işler vaziyettedir.
5- Besav Oğullarından Dalazların Oda
İki katlı dikdörtgen planlı odaydı. Giriş katı ahır ikinci katı odaydı. Odanın cephesi güneye bakıyordu. Odanın üstüne ardıç kullanılmış. Yaklaşık 135 yıl önce yapılmış. Torunları tarafından 1996 yılında yıkıldı. Odanın önüne tek katlı üstü çatılı doğu cepheli bir oda yapıldı. Yıkılan odanın kerestelerinin bir bölümü yeni odada kullanıldı. Oda işler vaziyettedir.
6- Besav Oğullarından İsmaillerin Oda
Güney cepheli, meydana bakan tek katlı odaydı. Odayı yaptıranlar Salih, Şakir, Bayram, Gamber, Mehmet adlarında beş kardeş anaları ile birlikte yapmışlar. Bunlardan Bayram seferberlikte şehit olmuş. Odada ardıç ağacı kullanılmıştır. Odayı 1975 yılında torunları yıkarak önüne iki katlı oda yaptılar. Yıkılan odanın kerpiçlerini ve iki dolabını bu oda da kullandılar. Yeni yapılan odada dikdörtgen planlıdır. Altı ahır üst katı odadır işler vaziyettedir.
7- Besav Oğullarından İsmail Kocayiğit’in Oda
İsmail Kocayiğit, İsmaillerin odasının 25 metre güneyinde camiye giden yolun batı kısmına tek katlı ahırı olmayan bir oda yaptırmıştır. Bu odada dikdörtgen planlıdır. Bu gün işler vaziyettedir.
8- Besav Oğullarından Dillimlerin Oda
Tek katlı odaydı odanın güney cephesinde ahin vardı. İsmail Çanga babamın amcasının oğlu, aynı zamanda Mevlüt KARACA’nın damadıdır. Damada evinin önündeki arsanın üzerine ortaklaşa bir oda yapalım derler. İsmail ÇANGA teklifi uygun görür. 1916 yılında bir oda yaparlar. Oda uzun yıllar hizmet verir. Odanın cephesi doğuya bakıyordu. Mevlüt KARACA’nın oğulları daha sonraları odayı yıkarlar. Yerine yeni bir oda yaparlar. Odanın ahırı yoktur. Dikdörtgen planlıdır. Bu gün işler vaziyettedir.
9- Besav Oğullarından Reşidin Oda
Tek katlı odadır. Dikdörtgen planlıdır. Odayı Raşit ve kardeşi Veysel BÜYÜKKESKİN 1931 de yaptırmıştır. Odaya Raşit’in oğlu Yaşar bakmaktadır. Oda işler vaziyettedir.
10- Tını Oğlu Cücüklerin Oda
135 senelik, birinci katı ahır olup iki katlı ve çardaklı odaydı. Tını oğlu Halil yaptırmıştır. Ramazan günleri camiden ezanın okunma zamanını bu odanın çardağında beklerdik. Odaya develi kervanlar gelir. Yüklerini odanın çardağına indirirlerdi. Ağaçları ardıçtı. Kaba oğlunun oda, Dalazların oda aynı dönemde yapılmış. Halil ağanın torunlarının çocuklan Bahri KARTAL ile Sedir KARTAL odayı 1960 yıllarında yıkarak odanın yerine tek katlı ahırı olmayan bir oda yaptılar. Odayla Sedir KARTAL ilgileniyor. İşler vaziyettedir.
11- Tını Oğlu Kara Alilerin Oda
Tek katlı odadır. Yanında ahrı vardır. Cephesi güneye bakıyor odayı Kara Ali yaptırmış. H. 1326 yıllarında yapılmıştır. Torunları Konya’ya göçünce oda kendi kaderine terk edildi.
12- Tını Oğlu Gakcı Hacının Oda (Mehmet Çakal’m Oda)
Evinin bahçesinin güney duvarının yanma iki katlı bir oda yaptırmış. Oda çalışır vaziyette dikdörtgen planlıdır.
13- Süleyman’ın Oda
Süleyman YILDIRIM ile Ali YILDIRIM 1950 yıllarında evlerinin avlusunun güney batı köşesine tek katlı bir oda yaptılar. Odaya Ali YILDIRIM’ın oğlu H. Hüseyin bakıyor, işler vaziyettedir. Cephesi güneye bakıyor. Odanın batı ve güney cephesi yol. Oda dikdörtgen planlıdır.
14- Kabaoğlunun Oda
Tek katlı odadır. Dikdörtgen planlıdır. Odanın yapımında odanın üstü ardıç ağaçlan ile kapatılmıştır. Ağaçlar Draan (Söğütözü) köyünün karanlık dere mevkiinde kağnılarla getirilmiş. Balta ile yassıtılarak kullanılmıştır. Odayı 1860 yıllarında Hacı İbrahim ve kardeşi Haşan ile kayınları Mehmet Ali ile kardeşi Ömer Ağa beraber yapmışlardır. Oda iki kardeş, iki kayının gayretleri ile yapılmıştır. Ömer Ağa 1912-1921 yıllarında köyün muhtarıydı. Oda muhtar odası olarak kullanılmıştır. Oda işler vaziyettedir. Bu gün odaya torunları Ramazan ASLAN Hacı İbrahim KAYA odaya ortak bakıyorlar.
Büyük Taarruz, Başkomutanlık Meydan Muharebesinden iki yıl önce köye gelen süvari birliğinin eğitimleri esnasında bu odayı iki yıl boyunca komutanlık karargahı olarak kullanılmıştır.
Hatıra : Odanın önündeki meydanda cirit oyunlarından galip çıkan Şakir ŞEKER odaya atı ile girer. Selamün aleyküm cemaat der. Hacı İbrahim oğlu Mehmet Ağa ödül olarak Şakir’e bir sarı lira birde gümüş mecit verir. Şakir ŞEKER gümüş mecidi odaya çay parası olması için hediye eder, sarı lirayı kendi alır. Odadan atından inmeden ayrılır. (Bu hatırayı anlatan Ramazan ASLAN, yaşı 70)
Bu oda Faik KABA’nın, Tahir KÜÇÜKKAYA’nın Sadettin’in Muhtarlıkları zamanında muhtar odası olarak kullanılmıştır.
15- Faki Oğlu Hatip Hacı İsa Efendiye Ait Hatıpların Oda
İki katlı odaydı birinci katı ahır ikinci katı odaydı. Osmanlı son dönem odalarındandı. Oda yıkıldı.
16- Übeyitlerin Oda
1931 Yılında yapıldı. Tek katlı odaydı. Oda 1980 yılında yıkılarak yerine tek katlı dikdörtgen planlı oda Aziz HARMANKAYA Kamil, Übeyit YILMAZ tarafından ortaklaşa yapıldı. Oda işler vaziyettedir. Bu gün odaya Mustafa HARMANKAYA ile Ömer YILMAZ ortaklaşa bakmaktadır.
Köye Yapılan Odalar Şunlardır
1. Hacı Alioğlu Bekir’in Oda
2. Hacı Mehmetlerin Oda
3. Niyazların Oda
4. Musa’nın Oda
5. Halillerin Oda
6. İzzet Kahramanın Oda
7. Guddüsinin Oda
8. Şükrünün Oda
9. Mehmet Sarının Oda
10. Kadıların Oda
11. Yasin Çetinin Oda
12. Öksüz Mehmet’in Oda
13. Mevlüd Kahraman’ın Oda
14. Kavukların Oda
15. Mustafa Kahraman’ın Oda
Bu köy odalarının kapı kilitleme sistemi çok ilginç ve orijinaldir. Türk Kültür ve misafirperverliğinin üstünlüğünü ortaya koyan biçimdedir. Çünkü içerden kilitlenebilir, ama dışardan kilitlenemez. Sadece kapı örtülür. Bu demektir ki kapımız Tanrı misafiri olan herkese açıktır anlamına gelir. Bu kilit sistemine “DAMAKLI” denilir. Türk kilit sistemidir. Bu sistemi Dünyanın hiçbir yerinde olmadığını sadece Türk Milletinin asilzadeliğinin bir gereği olarak Türklere ait olduğunu İtalya Milano Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gabriel Mandel KHAN bizatihi tarafıma söylemiştir.
Sonuç
Ulaşım araçlarının çoğalması, Köyden şehre göçün artması kahvelerin çoğalması köy odalarının gün geçtikçe kendi kaderlerine bırakılmasına neden olmaktadır.
Osmanlı-Türk geleneğinin sürdürüldüğü, aile eğitiminin pekiştirildiği, saygı ve sevginin verildiği, misafirlerin ağırlandığı, bir bakıma bugünkü otellerin ve lojmanların görevlerini de üstlenmiş olan bu köy odalarının ayakta kalmalarını sağlamak ve işlerliğini artırmak için devletin elinin uzanması ve yerel yönetimlere katkılarda bulunması gereğine inanıyorum.
Kaynaklar
(* Yrd.Doç.Dr.,Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü. Mehmet BÜYÜKÇANGA, Ahmet Şeref CERAN, Tarihi Ve Sosyo-Kültürel Yönden Konya, Kadınhanı Meydanlı Şam Türkleri, Konya 1997, s. 110 Haşim Karpuz: Türk İslâm Mesken Mesken Mimarisinde Erzurum Evleri. Ankara 1993 S.2)
Karpuz, Haşim. Türk İslâm Mesken Mimarisinde Erzurum Evleri, Kültür Bakanlığı- Ankara 1993
Özel, Mehmet. Cephelerden Kurtuluş Savaşına; İmparatorluktan Cumhuriyete, Kültür Bakanlığı, İstanbul-1992
Ahmet Şeref CERAN, Tarihi ve Sosyo-Kültürel Yönden Konya Kadınhanı Meydanlı Şam Türkmenleri. Konya-19997
Çağatay, Neşet. Makaleler ve İncelemeler. Selçuk Üniversitesi Yayınlan, Konya- 1983
Ögel, Bahattin, Türk kültür Tarihine giriş, Kültür Bakanlığı, III. S.79 Ankara 1991
Kaynak Kişiler
Kazım KÜÇÜKKESKİN 1928
Sami KARA 1931
Mevlüt BÜYÜKÇANGA 1933
Ramazan ASLAN 1929
Ömer ACAR 1906
2-KUYULARIMIZ
Kuyudan Su Doldurma (Mehmet Büyükçanga Yağlı boya Çalışması)
FATMA KUYUSU
Meydanlı köyü Kadınhanı’na 7. Konya’ya 67 km. dir. Kadınhanı ilçesinin batısındadır. Köyün Doğusunda Kadınhanı ve Ballık yaylası batısında Gaziler köyü, kuzeyinde Köylütolu , güneyinde Çubuk köyü, güneybatısında Karasevinç köyü bulunur. Fazla engebeli olmayan bir araziye sahiptir. Köylüler tarım ve hayvancılıkla uğraşır. Köyün nüfusu 1965 sayımlarına göre 1346 idi. Köye suyu devlet 1965 yılında Karasevinç köyünden getirdi. Önceleri köylü suyunu kuyulardan temin ediyordu. Köyde kuyular iki amaçla kazılıyordu;
1 - İçme ve kullanma suyunu temin etmek için.
2 - Depo olarak. Eskiden zahireleri (Arpa, buğday vs.) korumak ve saklamak amacı ile evlerin avlularına veya odaların çardakların içine 2,5 – 3 metre derinliğinde kuyular kazılırdı. Örneğin bizim biri avluda biri çardakta, biri de evin içinde olmak üzere üç tane kuyumuz vardı.
Su temin etmek için köyün içerisine kazılan kuyuların suyu, çok acı (kekre) çıkıyordu. İnsanlar tarafından içilmesi mümkün değildi. Sadece temizlik işlerinde kullanılıyordu. İçme suları köyün doğusunda bulunan ve köye 500 – 600 metre uzaklıkta bulunan kuyular mevkisindeki kuyulardan temin ediliyordu.
Hatırlayabildiğim çocukluk yıllarında köyde traktör yok denecek kadar azdı. Köylüler işlerini atla öküzle görürlerdi. Bahar gelince tarlalarını nadas etmek, sürüp ekmek için sabah erkenden arabalarına atlarını veya öküzlerini koşup tarlaya giderlerdi. Öküzlerini koştukları pullukla, sabanla öğleye kadar tarlanın ancak bir dönümünü sürebilirlerdi. Hayvanlar yorulur, sıcaktan terlerlerdi. Özellikle sıcak günlerde hayvanlar susuzluktan kavrulurdu. Köylüler hayvanlarını sulamak için, su kuyusu arardı. Her mevkide su kuyusu yoktu. Sadece komşu köyleri birbirine bağlayan yollar üzerinde, bir veya iki kuyu bulunurdu. Tarlaya en yakın kuyuya en az 30 – 40 dakika yürüdükten sonra ulaşılabiliyordu. Su, kuyudan kovalarla çıkarılıp oluklara döküldüğünde hayvanlar, suyu kana kana içerler. Şükredercesine bir nefes alır. Akşama kadar da kuyuların meralarında otlanırlardı. İşte bu kuyulardan biri de Meydanlı Köyünü Köylütolu köyüne bağlayan yol ile Atlantı yolunun ayrıldığı yerde bulunan Fatma kuyusudur. Kuyunun öyküsünü 1964 yılında büyüğüm, komşum Ömer Karacadan dinlemiştim. Şöyle ki:
- Oğlum Mehmet! Babayın ebesi (Babaannesi) Fatma Büyükçanga (Büyük eben) kocası İsmaili çok severdi. Kocası Girit harbinde şehit olunca, onun hayrına bir su kuyusu kazdırmaya niyet etti. Köylülere sordu sual etti. 1904 yılında bugünkü Fatma kuyusunu kazdırmaya karar verdi. Köyde kuyuyu kazacak ustalarla konuşup anlaştı. Ben o zaman 7 yaşındaydım. İlkbahar gelip havalar düzelince, ebem evindeki koçu allayıp pullayarak süsledi. Koçu yanımıza alarak, sabahtan ustalarla ve komşularla birlikte evden hareket ettik. Köylütolu köyüne giden yola düştük. Bugünkü Fatma kuyusunun içinde bulunduğu tarlaya vardık. Tarla 60 dönüm idi. Koçun boynuna bağlanan ipin diğer ucunu bana verdiler. ‘Ömer tarlanın içinde koçu gezdir’ dediler. Koçu gezdirmeye başladım. Tarlanın içinde yarım saat kadar dolaştık. Koç şimdiki Fatma kuyusunun bulunduğu yere yattı. Ustalar, ‘Ömer olduğun yerde dur’ diye bağırdılar. Ben de olduğum yerde durdum. Koçu orada kestiler. Buraya da kuyunun ilk kazmasını vurdular. Ustalar burada kuyuyu kazmaya devam etti. Büyük eben kesilen koçun etini köye götürüp evinde pişirdi. Yemek yaptı ustalara ve köylülere ikram etti. Ustaların kuyuyu kazıp aktif hale getirmeleri 50 – 60 gün sürdü. Bu süre içinde büyük eben ustalara çok iyi baktı. Her gün elleriyle hazırladığı üç öğün yemeklerini verdi.
Kuyunun derinliği 23 metre civarında. Dip kısmından çıkan kayayı delerek kuyuyu kazdılar. Kuyunun taş kısmının haricindeki duvarlar kuyu çöküp yıkılmasın diye taşlarla, güzelce örüldü. Kuyunun ağzı için, taş ocağından söktükleri 1,5 metre çapındaki taşın ortasında murçlara balyozları vurarak deldiler. Delikli taşı kağnılarla getirip kuyunun ağzına yerleştirdiler. Dikmesini kuyunun 4 metre kuzeyine diktiler. Serenine monte ettikleri çıkrıktan 23 metre zinciri geçirerek zincirin bir ucunu kovaya, diğer ucunu da kuyunun bilezik görevini yapan taşa bağladılar. Sonra dikmenin üzerine sereni monte ettiler. Hayvanların suyu rahat içebilmeleri için oluğu kuyunun batı yönüne yaptılar. Kuyudan suyunu içen hayvanların rahat yayılabilmeleri için büyük eben 60 dönüm tarlasını kuyunun çevresine denk gelen on dönümlük kısmını mera olarak hayrına bıraktı. Böylelikle insanlığın hizmetine hem kuyu kazdırdı, hem de tarlasının 10 dönümünü bağışladı.
Büyük Taarruz, Baş Komutanlık, Meydan Muharebesinden önce Meydanlı köyüne gelen süvari birliğinin eğitimleri esnasında Eğitim yapan askerler ve atları Fatma kuyusunun suyundan kana kana içerek yararlanmışlardır. Köyümüzde ve bu bölgede 1930 lu yıllarda baş gösteren kuraklık ve susuzluk nedeniyle bütün kuyuların suyu kesilmiş sadece Ballık mevkiinde bulunan veledin kuyu ile Fatma kuyusunun suyu kesilmemiştir. Köylüler su ihtiyaçlarını bu iki kuyudan karşılamışlardır. Kuyu bugün de aynı ihtiyacı karşılamaktadır. Su tertemiz ve buz gibidir. Kuyunun suyundan yolcu, çiftçi, çoban, kurt, kuş herkes yararlanmaktadır.
T.C KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI Konya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 22.11.2012 – 50 Tarih ve Nolu 22.11.2012 – 967 Karar Tarih ve Nosu ile Konya ili, Kadınhanı ilçesi, Meydanlı köyü, Fatma Kuyu Mevkisi’nde x:4 233 734, y;422 527 UTM (ED-50) koordinatlarında yer alan kuyunun 3386 ve 5226 sayılı yasalarla değişik 2683 sayılı kanunda belirtilen özellikleri taşıması nedeniyle korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmesine, tescil fişinin onaylanmasına, grubunun II. Grup olarak ve koruma alanına alınmasına karar verilmiştir.
Konya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünün 23.07.2019 tarih ve E. 606684 sayılı yazısına istinaden Büyükşehir Belediyesi İmar Daire Başkanlığı Koruma Uygulama ve Denetim Şube Müdürlüğünün 02.08.2019 tarih ve E. 17420 sayılı izin belgesine göre ; Kuyunun eskiyen sereni ahşap malzemeyle yenisiyle değiştirilerek, yüzey koruması usule uygun olarak yapılmıştır. (bir ölçek Acıbadem yağı, bir ölçek çam nefti ve bir ölçek de zeytinyağı karışımından kullanılmıştır.)
Yrd. Doç. Mehmet BÜYÜKÇANGA
3-ÇEŞMELERİMİZ