Raziye Devlet Hatun Kimdir?
Raziye Hatun Anadolu Selçukluları döneminde XIII. asırda Konya’da yaşamış bir sultan hanımdır.Danişmendoğullarından Yağıbasan oğlu Sinanüddin Yusuf’un oğlu Muzafferüddin Mahmut Bey’in kızıdır.Muhtemelen I.İzzeddin Keykavus’un hanımıdır.Bedreddin Bremoni’nin de kız kardeşidir.Biremoni Malatya Sancağına bağlı Kahta kazasının bir köyüdür.Bu köy Danişmendoğulları zamanında başşehir idi.Raziye Devlet Hatun ve babasının da bu Biremoni ailesinden geldiğini birçok vesikada görmekteyiz.
Türk tarih ve geleneğine göre bir çok vesike,kitabe ve vakfiyelerde hükümdar ailelerinden olan hanımlardan Devlet Hatun diyerek bahsedilmektedir.Muzafferüd-din Mahmut kızı olan Devlet Hatun’un asıl adının ise Raziye olduğu kesindir.
Selçuklular döneminde Kervansaray olgusu oldukça yaygın olup,Raziye Hatun H.620(1223) yılında Saideli Seyrekviran’da kışlık bir kervansaray yaptırmıştır.Bu kervansarayın kitabesinde;
“Allah’ım,H.620 yılında bu hanı yaptıran sahibesi olan Mahmut kızı Raziye Hatun’a rahmet eyle.”yazılıdır.
Raziye Devlet Hatun yaptırdığı bu hanına gelir olarak Saideli(Seyrekviran),Kalamıça(Gelemiş),Meydanlı çiftlikleri ile beraber bir de Konya Esediye (Hatuniye)Mahallesinde sekiz odalı,iki sofa,iki ahır samanlığı bulunan bir köşkü vakfetmiştir.Konya’da Alaaddin Tepesi’nin doğusunda Mihmandar Mahallesi,Kınacı Sokağındaki Hatuni ye Camii’ni yaptıran da Raziye Devlet Hatun’dur.Bu camiye gelir olarak ta Saideli vilayetine bağlı Meydan(Meydanlı),Seyrekviran ve Kalamıça (Gelemiş) çiftliklerini ve Konya’da üç dükkan ile iki evi vakfetmiştir.
Raziye Devlet Hatun H.620 (1223) yılında öldüğü zaman bu caminin bahçesine gömülmüştür.Kardeşi Bedreddin Biremoni tarafından bu camiye bir minare yaptırılmış olup, bundan sonra bu cami Kütük Minare diye de anılmaktadır.
C-KARAMANOĞULLARI DÖNEMİ:
Kadınhanı Karamanoğulları zamanında vilayet olarak idare edilmiştir.Karaman oğlu Mehmet Bey Konya ovasını zaptettikten sonra ikiye bölerek yarısını beylerinden Turgut Bey’e diğer yarısını da Bayburt Bey’e taksim etmiştir.(1277)
Turgutoğulları Orta Asya’dan gelerek Anadolu’ya yerleşmiş bir Türkmen aşireti idi.Daha sonra Osmanlı’lardan kaçıp Karamanoğullarına iltica ederek bu bölgeye yerleşmişlerdir. Karamanoğullarına hep sadık kalmışlardı.Nitekim Karamanoğlu Mehmet Bey 1423-1462 tarihlerinde Turgutoğullarından Pir Hasan oğlu Ömer Bey’i Saideli vilayetine emir(vali) olarak tayin etmiştir.
Turgutoğulları daha sonraları Halep yoluyla Mısır’a gitmişler.250 sene sonra Osmanlılar döneminde çıkan afla Ege Bölgesine geri dönmüşler. Manisa Turgutlu ilçesini kurmuşlardır. Turgutoğulları Karamanoğullarının sadık bir emiri olarak Anadolu’da dini, askeri,Kültürel ve içtimai açıdan büyük hizmetler vermişlerdir. Turgutoğlu Hasan Bey oğlu Ömer Bey Saideli vilayetine bağlı Hatun Köyü (Bugünkü Kadınhanı ilçe merkezi)nde bir tekke yaptırmıştır.Bu tekkeye de Konya’da Mevlana’nın muassır ve müridlerinden olan Cemel Ali (Çocukluğunda Mevlana’yı sırtında taşıdığı için böyle anılır) tarafından yaptırılan mescidin imamı ve muallimi olan Şeyh Turud’u şeyh olarak tayin etmiştir.Daha sonra Şeyh Turud’un oğulları Şeyh Durmuş ve Şeyh Turhan bu zaviyede şeyh ve vakıf mütevillisi olarak bulunmuşlardır
Ankara Vakıflar Genel Müdürlüğü Kültür ve Tescil Dairesi Arşivinde mevcut kayıtlarda bulunan Vakfiye metni aşağıdaki şekilde tercüme edilmiştir.Büyük hayır ve hasenat sahiplerinden Turgutoğlu Hasan Bey oğlu Ömer Bey,dünyanın aldatıcılığına,yaldızdan ibaret süslerine bakıp her zaman çalışıp,varlıklarına iman gözüyle bakarak ahiret aleminin ebedi hayat olduğunu anlayarak gelip gidenlerin barınması, bunların ihtiyaçlarının karşılanması için Konya’ya bağlı Sait Vilayeti Karye(köy)leri karşısında hulusi niyetle bir zaviye-i şerif bina etti.Buranın hududu;kıblesi,Hacı İbrahim Mülkü,batısı Kırık Yusuf mülkü,iki taraftan yol ile çevrilidir.Bu tekkenin ihtiyaçlarının maddi yönden desteklenmesi,karşılanması için şu mülkleri vakfetti.
Vakfiye hüküm ve şartları:
1-Hatun Köyü(Kadınhanı ilçe merkezi) nün tamamı.
2-Saideli Nahiyesi Zengi Köyündeki “Emir Arzı” denilen yerin tamamı,Orta Viran mezraı,Uffa hüyük ve Akçalar mezralarının tamamı.
3-Akşehir’e bağlı Silint köyünde bulunan Ömer Bey değirmeninin tamamı.
4-Akşehir’e bağlı Salta ve İlyaslar köylerinin 8/12 hissesini vakfetti.
Bu vakıfların nazarlığı ve tekkenin şeyhlerini hal sahiplerinin iftiharı,Şeyh Turud Oğullarından Şeyh Turhan ve Şeyh Durmuş’a bıraktı.Onlar sağ oldukça kendileri,birinin ölümüyle diğeri,sonra onların evladından münasip ve ehil olanları nesilden nesile mütevelli şeyh ve nazır olmasıdır.Bu aileden uygun kimse kalmazsa Konya kadısı ehil ve uygun birini tayin edecektir.Vakıf gelirlerinin üçte biri görevi yaptıktan sonra şeyh ve nazıra,geri kalanı tekkeye gelen fakirlerin yemesi ,konaklamasına harcanacaktır.Mübarek gece ve günlerde helva,etli,yağlı,pirinçli yemekler pişirilecektir.
Şahitler:1-Ali oğlu Osman,2-Hamza oğlu Seyit Hasan,3-Hacı Salih oğlu Sadrüd-din 4-Abdi oğlu Ali,5-Mahmut oğlu Mehmet,6-Fidi oğlu Ali,7-Halil oğlu Hasan,8-DavudoğluHacı Salih,9-Hacı oğlu Tahsin,10-Hacı oğlu Hasan,11-Hacı İbrahim oğlu İsa Fakih,12-Mahmut oğlu Süleyman,13-Veli oğlu Emin,14-Tomar oğlu Yusuf Fakih,15-Fakih oğlu Hamza,16-Hacı Emin Katip,17-Hacı Pirli 18-Seyh Sadreddin cemaatından Hacı Yahşi oğlu Hacı Ahmet.
Vakfiye H.827/1521 de düzenlenmiştir.
Vakfiyeyi Konya kadı vekili Kadızade Hacı Emin Efendi Aslına uygunluğunu,Konya kadısı,İsa ve Mustafa Efendiler de şeriata uygun olduğunu tasdik etmişlerdir.
Bu zaviyede cami,tekke ve imaret bulunmaktadır.
1963 yılında buranın yerine İstanbul’da mukim Kadınhanı’nın hayırsever eşrafından M.Nuri TOPBAŞ,Mehmet Hulusi TOPBAŞ tarafından Tekke Camii yaptırılmıştır.
Tekke Camii’nin arka bahçesinde üç tane mezar bulunmakta ve aşağıda Türkçe metni verilen kitabelerinden anlaşıldığına göre;Afife Hanım,Abdülbaki Efendi ve Saraç Halil Usta ’ya ait olduğu anlaşılmaktadır.
Tekke Camii Avlusundaki Mezartaşı Kitabeleri:
1-Kutb’ül Arifiyn Seyyid’ül Muhaddisiyn Mefhar’ül Ulema vel Muhakkikiyn Hadim-i Tarikat-ı Halidi ve Nakşibendi El-Hac Ahmet Kutsi Efendi kerimesi ve Tekke Nazırı Osman Efendi zevcesi Afife Hanım.Ruhuna fatiha.Sene:1306(1888)
2-Hüvel-Hallagul-Baki El merhum vel mağfuruleh Tekkenişin Mustafa oğlu El-Hac Abdülbaki Efendi.Ruhuna fatiha.Sene:1300
3-El-merhum vel mağfuruleh Tekkenişin mahallesinden Saraç Halil Usta.Ruhuna fatiha.Sene:1303
Zaviyeler çok geniş ve önemli misyonu üslenmiş müesseselerdir.Anadolu ve Rumeli’de bölgenin imarı,iskanı,zanaatı,ticareti,askeri ve dini eğitimi gibi bir çok önemli içtimai meseleler hep zaviyeler eliyle halledilir,düzene konur idi.Birçok köy,kasaba ve şehirlerdeki zaviyelerde görev alan Türk dervişleri kısa zamanda Anadolu’nun İslamlaşmasını ve Türkleşmesini sağlamışlardır.Türk ordularından önce Anadolu köylerinde kurdukları zaviyelerle hudut boylarına ulaşmış,gaza ruhunu canlı tutmuşlardır. Karamanoğulları ve Osmanlılar döneminde tekke,zaviye ve vakıflara büyük önem verilmiş,devlet tarafından kurumuş, kollanmış, desteklenmiştir.
D-OSMANLILAR DÖNEMİ :
Karamanoğulları Orta Anadolu’nun güneyinde XIII. ve XV. asırlarda hakimiyet kur- muş,hükümranlık sürmüş,bu bölgelerde siyasi,iktisadi ve kültürel açıdan büyük tesirler bırakmışlardır.Ancak Osmanoğulları ile ilişkileri pek iyi değildi.Zaman zaman Osmanlılara karşı isyan bayrağını çekiyorlardı.Osmanlı Padişahlarından Çelebi Sultan Mehmet bir çok kez yapılan andlaşmalara uymayan Karamanoğulları’nın üzerine yürüdü.1414 yılında Akşehir’i alarak Konya’ya doğru ilerledi.Karamanoğlu Mehmet Bey barış istedi ve andlaşma yapıldı.
Karamanoğullarının son hükümdarı Sarımüd-din İbrahim Bey,Fatih Sultan Mehmet’e Kadınhanı,Ilgın,Beyşehir,Seydişehir gibi önemli yerleri terk etti. Kızını Fatih’e verdi. Osmanlı elçisi Kasap oğlu Mehmet Bey’le andlaştı ve bu andlaşmaya ölümüne kadar sadık kaldı.
Bu andlaşmaya rağmen Konya’da yine birçok karışıklık çıkmış,asayiş bozulmuş idi.
1467 yılında Fatih Sultan Mehmet Karamanoğlu devleti üzerine yürüyerek,topraklarını Os manlı Devletine katıp Karamanoğullarını ortadan kaldırmıştır.
Osmanlılar zamanında da Turgutoğlu Ömer Bey’in zaviyesi faaliyetlerini sürdürmüştür.Fatih Sultan Mehmet Han’ın beratı ile bu zaviye dini ve tasavvufi eğitim ve öğretim yapmak üzere tevcih edilmiştir.Tekkenin ilk şeyhlerinden Şeyh Turud’un torunlarından Şeyh Taceddin bu zaviye ve vakıf mülklerinin tasarrufu için görevlendirilmiştir.
Fatih,Saideli’nde bulunan ve Karamanoğullarının sadık taraftarı olan Turgutoğullarının Karamanoğulları ile tekrar birleşerek ayaklanabileceği düşüncesi ile bu bölgeyi başka yerlere göç ettirmeye karar verir.Nitekim bu göç neticesinde Saideli dağılmış,nüfusu azalmıştır.Daha önce vilayet olan Saideli(Kadınhanı) Osmanlı İmparatorluğu zamanında Konya vilayetine bağlı kaza merkezi olarak idare edilmiştir.
XVII. ve XVIII asırlarda Osmanlı imparatorluğu’nun genelinde olduğu gibi Konya ve Saideli bölgesinde de Aşiretlerin iskan edilmesi,tımar sisteminin bozulması,çiftçilerin toprağını terketmesi,uzun süren savaşların sonunda üretimin azalması ve paranın değerinin düşerek fiatların yükselmesi ayrıca vergilerin artması gibi sebeblerle soygunculuk ve eşkiyalık hareketleri çoğalmıştır.İdarecilerin kanunsuz ve keyfi tutumları da otoriteyi zaafa uğratmıştır.Eşkıyalık ve ekonomik çöküntü,halkın fakirliğini artırdı.Toprağını kaybeden köylü,devlete vergisini ödeyemez duruma düştü.Tefecilerden borç almaya başladı.Ahlaki gerileme başladı.Nitekim halk huzursuz olunca evlerini,köylerini ve yurtlarını terketmeye başladılar.Dolayısiyle Saideli nüfusu ikinci kez azalmış oldu.
Bir anekdot olarak;H.1074 (1664) tarihli bir fermanda “İstanbul’dan gönderilen yeni- çerilerin Saideli’ne bir saat kala mesafede gece yarısı 15 kişilik bir şaki grubu tarafından önleri kesilip,bir kişiyi yaraladıkları,iki beygir ve yeniçerilerin eşyalarını çaldıkları duyulup bun-ların yakalanıp İstanbul’a gönderilmesi padişah fermanıyla istenmektedir.
Yine H.1055 (1645) tarihli bir kayıtta ise Kureyş Özü’ne tayin edilen Es Seyyid Ham- za,sabah vakti Saideli yakınlarında Musa ve iki arkadaşı tarafından soyulur,yaralanır.
XVIII. asırda Karaman Eyaletine bağlı 7 Liva (sancak) vardır.
1-Konya Sancağı, 2-Kayseri Sancağı, 3-Niğde Sancağı, 4-Aksaray Sancağı, 5-Kırşehir Sancağı, 6-Beyşehri Sancağı, 7-Akşehir Sancağı
Konya Sancağı’nın 14 kazası bulunmaktadır.
1-Konya Merkez Kazası, 2-İnsuyu Kazası, 3-Bayburt Kazası, 4-Turgut Kazası, 5-Kureyş Özü Kazası, 6-Gaferiyat Kazası(Kazım Karabekir), 7-Belviran (Sarıoğlan) Kazası, 8-Aladağ Kazası, 9-Pirloganda (Taşkent) Kazası, 10-Larende Kazası, 11-Devle Kazası,
12-Eskiil Kazası, 13-Ereğli Kazası, 14-Saedeli Kazası(Kadınhanı)
Lale Devri döneminde bu bölgenin yeniden canlandırılması için çalışmalar yapılmış- tır.Halkın azalmasıyla harab duruma düşen hanın imarı için 1720 de teşebbüse geçilmiştir. Konya Valisi Osman Paşa tarafından evvelce buradan ayrılan ahaliden olan on hane tekrar buraya nakledilmiştir.Yerlerini terketmeyerek handa kalan 20 haneyle beraber 30 hane olmuştur.Hanın şenlendirilmesi için çevredeki Bozulus türkmen aşiretlerinden Oğulbeyli’ye mensup gruplardan Sarılı,Dirinli,Abdurrahmanlı,Karahisarlı ve Hacılı obaları 6 Ağustos 1721 de
Kadınhanı’na yerleştirildi.Bunlar Han Ağası Ali A-ğa’nın emrinde ziraat yapacaklardı.Fakat han ara-zisi kafi gelmedi.Bu arazi sahasını genişletmek için 1722 yılında Saideli Nahiyesine bağlı boşalmış ve harap köylerden Koçmar Köyü(4275 akçe),Evsak Hüyüğü ve Ağçalar Mezraları(Göğimam çevresi) (300 akçe),Kara İsmail Köyü(3200 akçe),Ballık (Meydanlı)Köyü(3950 akçe),Osmancık Köyü(3600 akçe),Menge
Köyü(1000)akçe) Pusatyazlığı(770 akçe),Halsenik Köyü(1418 akçe),Kızılca Köyü(1237 akçe) Saideli arazisine eklendi.
1721 yılında handa yapılan tamiratın yanı-sıra bir camii(İbrahim Paşa Camii) ve hamam inşa edildi.Dergah-ı Ali Kapucubaşı Bahri Mehmet Ali Ağa Kadınhanı’na tayin edildi
Sultan II.Ahmet’in fermanı ile Saideli Kazasına Oğulbeyli’ye mensup beş mahalle iskan edildi.
1898 yılında Kadınhanı’nda Türkmen Oy- maklarının toplandığı 16 mahalle |
Sno | Mahalle Adı | Oymak Adı |
1 | Tekkenişin Mahallesi | Turgutoğlu Ömer Bey’inTekkesine hizmet eden cemaat |
2 | Çavundur Mahallesi | Çavundur Cemaatı |
3 | Dirinli Mahallesi | Dirinli Cemaatı |
4 | Karahisarlı Mahallesi | Karahisarlı cemaatı |
5 | Karamanlıyı Evvel Mh. | Karamanlı Cemaatı |
6 | Karamanlıyı Evvel Mh. | Karamanlı Cemaatı |
7 | Karahallı Mahallesi | Kara Halilli Cemaatı |
8 | Kabacalı Mahallesi | Kabacalı Cemaatı |
9 | Köylü Mahallesi | |
10 | Şahvirdi Mahallesi. | |
11 | Hacı Muratlı Mahallesi | Hacı Obalılar |
12 | Hacı Ahmetli Mahallesi | Hacı Obalılar |
13 | Hacı Mehmetli Mahallesi | Hacı Obalılar |
14 | Hacı Veli Mahallesi | Hacı Obalılar |
15 | Hacı Pirliyi Evvel Mh. | Hacı Obalılar |
16 | Hacı Pirliyi Sani Mh. | Hacı Obalılar |
1889-1890 Yılı kayıtlarına göre Rumeli ve Kafkasya muhacirlerinin Saideli’nin köy ve
mahallelerine yerleştirildiği görülmektedir:
1- Saideli’ne bağlı Sarayini Köyü’ne 172 hane Rumeli Muhaciri.
2- “ “ Mesudiye Köyü’ne 29 hane “ “
3- “ “ Ladik Köyü’ne 3 hane “ “
4- “ “ Mahmudiye Köyü’ne 185 hane Kafkasya Muhaciri
5- “ “ Çürüksu(Ertuğrul) Köyü’ne 32 hane Kafkasya Muhaciri
6- “ “ Eşme Köyü’ne 87 hane Kafkasya Muhaciri yerleştirilmiştir.
(Eşme Köyü 1966 yılında Kadınhanı Tepebaşı Mahallesine bağlanmış olup,halkın büyük bir kısmı Eskişehir,Bursa ve İzmir’e göç etmiştir.)
1892 Yılı Kayıtlarına Göre Saideli Nahiyesi’nin Köyleri,Hane ve Nüfusu: |
Sno | Köyün adı | Hane | Nüfus |
1 | Ertuğrul | 32 | 160 |
2 | Atlantı | 278 | 1378 |
3 | Çeşmeli Zebir | 64 | 311 |
4 | Kuyulu Zebir | 24 | 102 |
5 | Sarayini | 210 | 1066 |
6 | Osmancık | 114 | 710 |
7 | Kolukısa | 147 | 846 |
8 | Kökez | 39 | 188 |
9 | Gözlü | 120 | 747 |
10 | Kestel | 32 | 178 |
11 | Ladik | 280 | 1089 |
12 | Mahmudiye | 148 | 722 |
13 | Mehdili | 10 | 50 |
14 | Mesudiye | 29 | 116 |
15 | Şahviran | 69 | 343 |
16 | Eşme Köyü | 87 | 349 |
17 | Mecidiye | 70 | 303 |
18 | Yığar | 20 | 86 |
19 | Yenicekaya | 57 | 341 |
20 | Sarıca | 65 | 341 |
İnevi (Cihanbeyli) Nahiyesi 1926 yılında kaza olmuş ve Yeniceoba Nahiyesi ve Köylerini de alarak Kadınhanı’ndan 25 köy ayrılmıştır.1926 yılında Kaymakam Hami Bey’dir
1883 yılından beri belediye olarak idare edilen Kadınhanı’nda 1937 yıllarında çalışkan vatansever bir insan olan Enver Tuncer hizmet etmiştir.Bu yılda Belediye’nin geliri 12.000 lira idi.Kazanın suyu Softalar,Kangallı ve Kumlu pınarlarının suları birleştirilerek getirildi,çarşı ve mahallelere çeşmeler yaptırılarak taksim edildi.Bu suyun getirilmesi için Hacı Ahmet Hamdi Topbaş 12.000 lira,Hacı Musa Uğur 5.000 lira bağışta bulunmuşlardır.
Ayrıca yine bu yıllarda radyo tesisleri ve bando kurulmuştur.1933 yılında Cumhuriyetin
Onuncu yılı kutlamaları yapılmış,Kadınhanı çarşısındaki parka “Cumhuriyetin 10.Yıl Dönümü Anıtı”dikilmiştir.1939 yılında Halk Evi açılmış başkanlığını ise merhum M.Hulusi Altındağ yapmıştır.Yine bu dönemde ilçe merkezindeki mahalleler birleştirilerek 6 mahalle oluşturulmuştur.
Birleştirilen Mahallelerin Eski ve Yeni İsimleri |
Sno | Eski Mahalle Adı | Mahallenin Yeni Adı |
1 | Karamanlı | Güngören Mahallesi |
2 | Hacıpirli,Hacımuratlı,Karahallı | Doğanlar Mahallesi |
3 | Tekkenişin,Dirinli,Hacıvelili | Turgutlu Mahallesi |
4 | Köylü,Hacımehmetli | Kayabaşı Mahallesi |
5 | Karahisarlı | Pınarbaşı Mahallesi |
6 | Şahvirdi,Çavundur | Ünveren Mahallesi |
Kadınhanı civarındaki yakın köyler önceleri Kadınhanı’nın yaylası idi.1800-1900 yılları arasında bu yaylalara yerleşmelerle birlikte bu köylerimiz oluşmuştur.Önceleri yayla iken sonradan kurulan köylerimiz şunlardır:
Alabağ(Koşmar),Çeşmecik,Çubuk,Kamışlıöz,Karasevinç,Kızılkuyu,Küçükkuyu,Köylütolu, Meydalı, Söğütözü(Dırağan), Tosunoğlu, Yağlıca(Tahsin), Yaylayaka(Göğimam), Kurthasanlı, Hacımehmetli, Hacıpirli, Kabacalı, Bayramlı, Karahisarlı, Karakurtlu, Karayörüklü, Konurören,Kökez,Bakırpınarı,Afşarlı,Demiroluk(Kındıras).
Bazı köylerimiz de Osmanlı İmparatorluğu zamanında dışarıdan gelip yerleşenlerce kurulmuştur.Bu köylerimiz ise şunlardır:
Bulgurpınarı(Mehdilli),Pirali,Şahören,Başkuyu,Beykavağı(Kestel),Atlantı,Mahmu diye, Hacıoflazlar,Kolukısa,Sarıkaya.
Cumhuriyet döneminden sonra iskan edilen köylerimiz ise şunlardır:
Pusat,Saçıkara,Örnekköy.
İlçemizin Saideli olan adı 1935 yılında Kadınhanı olarak değiştirilmiştir.1959 yılında Sarayönü nahiyesi ilçe olarak köyleri ile birlikte Kadınhanı’ndan ayrılınca nüfus azalmıştır.Başkuyu Cihanbeyli’den ayrılarak,Örnekköy ve Sarıkaya köyleri ise daha önceleri Yunak İlçesine bağlı iken yapılan referandum sonucunda 1975 yılında Kadınhanı’na bağlanmıştır.
Türkiye genelinde olduğu gibi Kadınhanı’nda da köylerden şehir merkezlerine göç yaşanarak,Tepebaşı,Karakaya ve İstiklal mahalleleri oluşturulmuştur.
1935-2000 Yıllarında Yapılan Nüfus Sayımlarına Göre Kadınhanı ve Köylerinin Nüfusunu incelemek için tıklayınız
TARİHÇİ GÖZÜYLE KADINHANI
CLEMENT HUART’ın Hatıraları:
Şark Dilleri Uzmanı olan Fransız Clement Huart İstanbul’da 20 yıl boyunca Konsolos- lukta bulunmuş,İslam Medeniyeti ve tarihi ile yakından ilgilenmiştir.1891 yılında İstanbul’dan çıkıp at üzerinde yolculuk yaparak Mudanya, Bursa, Bilecik, Söğüt, Eşkişehir, Kütahya,Afyon, Akşehir,Argıthanı,Ilgın,Kadınhanı ve Ladik üzerinden Konya’ya ulaşmış,sanat eserlerini ve haçlı seferlerini araştırdığı ve tercümesi 1001Temel Eser Serisinde yayınlanan ”Mevleviler Beldesi Konya” isimli eserinden Kadınhanı ile ilgili bölüm aşağıya alınmıştır.
KADINHANI-27 Mayıs 1891
Ilgın’dan çıkışta harika bir şekilde görünen Tuz Gölü,ufuğun çok ötesinde olduğu halde,önümüzde uzanan beyaz parlak düzlükler gözlerimizi aldatıyor,geniş su birikintisi hissi uyandırıyordu.Ne bir kaynak,ne de bir su sesi vardı.Uçlarına kovalar bağlı uzun sırıklar ile birkaç ku yu,düzlüğün monoton havasını bozuyordu.Ilgın’dan itibaren başlayan araba yolu altı kilometre kadar düz ovada ilerliyor,sonra hafifçe sola dönerek Çerkezköy’e (Çerkez Atlantı) doğru yükseliyordu.Burada yoksul kafkas muhacirleri barınmakta idi.Çerkez köyünü gerilerde bırakan yol daha sonra Osmanlıların onardığı antik bir köprü(Cisr-i Atik:Eski köprü) ile küçük bir nehri (Bulasan Çayı) aşıyor,birkaç tepe ve düzlük geçtikten sonra dağları sağda bırakarak Konya’ya ulaşıyordu.
Akşam bizi Kadınhanı’nda yakaladı.Burası da bir büyük köyü andırıyodu. Girişte, sağda ahır ve hantal bir yapı dikkati çekiyordu.Bina eski mezar taşları,gerekse yazılar taşıyan stellerle örülmüştür.Eski bir mağaza olduğu anlaşılan binanın Arapça kitabesini pek uyamadık, Sadece tarihini anlayabildik.XIII asır başlarında yapılması muhtemeldir. H.620(1223), I.Alaeddin Keykubad devirlerine rastlıyordu.Gerisi anlaşılmıyordu.Kitabenin üzerinde sadece“EsSultani”harflerini görebiliyorduk.Burasının köye adını veren “Kadın-hanı” olduğunu çıkarabildik.
Tekrar yeni ve elverişli bir han ile karşı karşıya gelmiştik. Güneydoğuya indikçe barınak yerleri güzelleşiyordu.Araba yolları henüz daha tamamlanmamış dahi olsa bu, çöller için biçilmiş kaftan sayılırdı.Yollarda yeni yeni dizilmeye başlayan oteller (hanlar), konaklama yerleri ileride kurulacak ticaretin gelişmesine şüphesiz yardımcı olacaktı.
Friedrich SARRE’nin “Küçükasya Seyahati,, isimli eserinden
Bir Alman Vatandaşı olan Friedrich SARRE 1895 yılı Haziran ve Temmuz aylarında İzmir’den başlayıp Dinar,Akşehir,Ilgın,Kadınhanı,Ladik,Konya,Tuzgölü’nden geri dönerek Beyşehir Gölü,Eğridir Gölü ve tekrar Dinar üzerinden İzmir’e döndüğü seyahatinde bu bölge antik çağ sanat tarihi,Selçuklu Sanatı ve ülkenin coğrafyası üzerine araştırmalarını ele aldığı “Küçükasya Seyahati (1895 Yazı),, isimli eserini 1896 yılında Berlin’de yayınlamıştır.Dara ÇOLAKOĞLU tarafından dilimize çevrilen ve Selçuk Üniversitesi Kitaplığında bulunan ese-rin Kadınhanı’nı anlatan bölümünü yine aynı sayfada bulunan Kadınhanı’nın o günlere ait bir fotoğrafı ile birlikte buraya aynen alıyoruz:
“Ertesi gün(21 Haziran),engelli araziden altı saatte geçerek Kadınhanı’na geldik. Burası uzaktan, yöredeki diğer yerleşim yerlerinde olduğu gibi çoğunlukla kerpiç duvarlı ve düz damlı evleriyle hazin bir manzaraya sahip.Buna karşın caminin önündeki söğütlü alan da canlı bir hayat var,çünkü bugün,haftalık pazar günü.Birçok evin önünde açık tezgahlar kurulu,hatta caminin giriş katında bile tezgahlar var.Bir Ermeni’nin iki katlı ahşap bir evde işlettiği gösterişli handa kalıyoruz.Han,cumbası ve yüksek pencereleriyle ihtişamlı gö rünüyor.Önümüzden geçen yolun sağ tarafındaki ince kum zeminden eski bir duvar yükseliyor. Bu da,herhalde kervansaray olarak kullanılan bir ortaçağ yapısı.Mezar taşları sütun kaideleri ve daha birçok Bizans yapı parçasının dış duvarına yerleştirilmiş oluşuyla ilgi çekiyor.Aslında burada birçok antik mimari parça var; bunlar birkaç kilometre ötedeki Laodicaea Katakekaumene’ den,bugünkü Ladik’ten getirilmiş. Çıplak yamaçların eteğindeki bu son yerleşim yerini sağ tarafımıza aldık.XIV yüz yılın başlarında Ladik’i gören İbni Batuta,burada kadınların dokuduğu sim işli yünlü ku-maşlardan hayranlıkla söz etmiş.Yol burada bir kısmı ekili olan düzlük araziden geçiyor ve arazinin sol tarafı aşağıdaki büyük platoya doğru alçalıyor.